Necip Tosun ::: GÜNÜMÜZ ÖYKÜSÜ’NE DAİR / SENEM GEZEROĞLU         
Necip Tosun
Hakkımda Yazılanlar 
 
 GÜNÜMÜZ ÖYKÜSÜ’NE DAİR / SENEM GEZEROĞLU


Yayımlandığını duyar duymaz bir an önce tedarik etmek istediğiniz, kavuştuğunuz anda bir çırpıda okuyup bitirdiğiniz, sonra altını-üstünü çizip notlar alarak defalarca dönüp dönüp incelediğiniz ve her seferinde farklı bir yönünü(zü) keşfettiğiniz başucu kitapları vardır hani. Necip Tosun'un kitapları benim için işte tam da böyledir.

Birçok öykü, deneme ve inceleme kitabından sonra Necip Tosun'un son çalışması Günümüz Öyküsü ismiyle Dedalus Kitap'tan çıktı. Günümüz Öyküsü, adından da anlaşılacağı üzere çeşitli incelemeler ve kuramsal bilgilerle günümüz öyküsüne ışık tutan, dönem ve isim bakımından geniş bir yelpazeye sahip olmakla birlikte kendi içinde sınırları olan, isimlere değil eserlere ve eserlerden hareketle Türk öyküsünün bugününe odaklanan titiz bir çalışma örneği... 382 sayfadan müteşekkil kitabın arka kapağında her şeyden önce "bir okur olarak" söz sahibi olan Sedat Demir'in çalışmaya yönelik ifadeleri ise şöyle: "Verimliliğiyle övündüğümüz öykümüzün hareketliliğini ve gelişimini, ne kadar değerli olsalar da kitaplığımızda çok az bir yer tutan bu araştırmaların karşılamadığını üzülerek söyleyebiliriz. Ya da, sıkça tekrarlanan bir cümle olacak ama öykü eleştirmenleri aynaya bakarak bunu söylemeli. Sadece mevzubahis olan bu boşluğu doldurmakla kalmayıp edebiyat için geçersiz olan kör inançlar nedeniyle birbirinden uzak duran dünyaları da içinde tutan bir çalışma, Günümüz Öyküsü."

1980 döneminde sosyal ve siyasal alanda yaşananların etkisi kendini edebiyatta da göstermiş ve özellikle öykü türünde birtakım değişimler, dönüşümler görülmüştür. Bu döneme kadar kısmen de olsa belli görüşler, temalar, teknikler ve söylemler etrafında toplanan öykücüler olmuş; bunlar arasında özellikle tema bakımından ortak temayüllere rastlanmıştır. Ancak 1980 sonrasında yazarların öykü poetikaları birbirinden farklı çizgilerde ilerlemiş; toplumsal söyleyişler yerini bireyselliğe bırakmıştır. Yeni bir arayışla birlikte post-modern ürünler ortaya koyan bu dönem öykücüleri, çeşitlilik ve farklılık mecrasında yön bulan sesleriyle kendi öykülerinde ilerlemeyi tercih etmişlerdir. Günümüze kadar devam eden bu durum özellikle eser incelemelerinde öykücünün politik görüşünü, yaşını, cinsiyetini vb. değil ortaya koyduğu eseri ön planda tutmayı zorunlu kılmıştır. Rus Biçimcilerin ve Yeni Eleştiri akımının hedeflerinden biri olan, eseri özerk bir yapıda düşünerek nesnel bir anlayışla inceleme fikri edebiyat gibi çokça öznel ve sosyal olan bir alan için zor olsa da mutlaka uygulanabilir bir yöntemdir. Necip Tosun'un da Günümüz Öyküsü'yle yapmak istediği budur. Kendisinin ifadesiyle, "Yazılarda, tek ölçünün 'estetik değer' olduğu bir eleştiri anlayışı benimsenmiş, edebiyat dışı ideolojik/duygusal yargılardan uzak durularak, öykü sanatının temel ölçütleriyle metinlere yaklaşılmış, ayrım yapmadan tüm birikim yansıtılmaya çalışılmıştır. Böylece ülkemizde yaşanan gerçeklik nedeniyle hiçbir durumda bir araya gel(e)meyecek elli imza aynı kitapta buluşmuş oldu." (12) Kişiyi etiketlemekten ya da etiketlere göre isim seçmektense Necip Tosun, tam da olması gerektiği gibi öncelikle esere, eserin niteliklerine odaklanmış ve çalışması boyunca da öykücülerin ortaya koyduğu ürünlerle ilgilenmiştir. Çünkü her öykücü bütün kalıpların ötesinde öncelikle insan olarak nevi şahsına münhasır özellikler taşımaktadır, her bir öykü gibi her bir öykücü de tek ve biriciktir. Necip Tosun da bu gerçeği göz ardı etmemiş, yazarları belli odalara sıkıştırmaktansa her insanın kendi içinde bir dünya barındırdığını düşünerek yazının sonsuz birleştirme gücünü kullanmıştır. Çünkü edebiyat ayıran değil, birleştirendir; yapboz gibi parçalanmış kareleri bütünleştirir ve güzelleştirir. Çünkü Günümüz Öyküsü, kamerayı iyi öykücüden çok iyi öyküye çevirmiştir. Necip Tosun, bunu açıkça dile getirmektedir: "Tecrübelere baktığımızda, grupların/ sınıfların bağımsız yazarlık kurumunu incittiğini ve tartışmanın da burada yoğunlaştığını görürüz. Bu nedenle sadece isimler ve bu isimler bağlamında akımlar, dönemler, anlayışlar incelendi." (7) "Çünkü içinde bulunulan zaman, mekân, anlayış belirleyici olmakla birlikte bireyler tarafından yazılıyordu. Bu çalışma sonucunda görüldü ki her inançta, her kuşakta, her anlayışta iyi öykücü bulunuyordu ve genellemeler yanıltıcıydı." (8)

Günümüz Öyküsü'ne çalışmalarıyla giren isimler şöyle: Necati Mert, Cemil Kavukçu, Ali Haydar Haksal, Hüseyin Su, Leyla Ruhan Okyay, Murathan Mungan, Sezer Ateş Ayvaz, Ramazan Dikmen, Ali Ulvi Temel, Zafer Doruk, Nazan Bekiroğlu, Ayşe Sarısayın, Jale Sancak, Kâmil Doruk, Özcan Karabulut, Yıldız Ramazanoğlu, Cihan Aktaş, Ahmet Kekeç, Nalan Barbarosoğlu, Cemal Şakar, Ethem Baran, Fatma Barbarosoğlu, Ayfer Tunç, Gökhan Özcan, Özen Yula, Müge İplikçi, Murat Gürsoy, Aslı Erdoğan, Sibel Eraslan, Aysun Kara, Behçet Çelik, Yekta Kopan, Yücel Balku, Melek Paşalı, Köksal Alver, Murat Yalçın, Başar Başarır, Ahmet Büke, Selvigül Kandoğmuş Şahin, Hasibe Çerko, Mehmet Harmancı, Mihriban İnan Karatepe, Sema Kaygusuz, Abdullah Harmancı, Faruk Duman, Şule Gürbüz, Güray Süngü, Akif Hasan Kaya, Handan Acar Yıldız, Aykut Ertuğrul.

Günümüz Öyküsü, adı geçen öykücülerin hayatının anlatıldığı, kronolojik bilgilerin verildiği ya da tek tek kitaplarının incelendiği bir kitap değil. Bu kitapta her bir ismin bütün kitapları detaylı bir inceleme, yoğun bir çalışma sonrasında değerlendirilmiş ve "bütünlüklü fotoğraf"ın ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Bütünlüklü fotoğraftan kasıt ise günümüz öyküsüdür. Yani bütün bu isimler eserin iskeletini oluştururken öyküye dair yönelimlerin, problemlerin, kuramsal bilgilerin tartışılması da eseri tamamlayıcı uzuvlar olarak kendini göstermektedir. Bu şekilde vücut bulan Günümüz Öyküsü, içinde bulunduğumuz dönemin fotoğrafını çeken bir kitaptır. Necip Tosun seçtiği isimleri ve öyküleri bir araya getirirken "canlı bir organizma" üzerinde çalıştığının bilincindedir. Sürekli akıp giden, kendini yenileyen, gelişen ve değişen bir canlıyı somutlaştırmanın zorluğuna ise şu cümlelerle değinir: "Atlamalar, eksikler, gözden kaçırmalar bu çalışmaların en büyük riski. Çünkü akıp giden, canlı bir organizmayı somutlamak, çerçevelemek o kadar da kolay değil. Bu bağlamda bu çalışma, bir öykü tarihi olmayı amaçlamadığından, burada anılmayan öykücülere ilişkin bir değer yargısı taşımamaktadır."(14)

Kitapta çalışmaya konu olan isimler sıralanırken doğum yılları dikkate alınmış, ayrıca her bir isim, öykücünün belli özelliklerini ön plana çıkaracak başlıklarla sunulmuştur. İsimden sonra gelen ve dört kelimeyi aşmayan az ve öz nitelemeler, kişilerin öykücülüğüne dair ipucu vermekte ve manşet özelliği taşımaktadır. Yazarların öykülerde öne çıkan özellikleri, onu yansıtan veya herhangi bir çağrışım oluşturan anahtar kelimeleri seçilmiş, bir nevi az sözle çok sanat yapılmıştır. Her bir yazarda ön plana çıkan özellikler yazıların merkez noktasını oluşturmaktadır. Bu adlandırmaların arka planında, öykücülerin tüm yazma serüvenlerini özetleyen ve geniş bir tespit süzgecinden geçiren yaklaşım söz konusudur. En sonunda ise anahtar kelimelerle yazarların öykü haritası çıkarılmıştır. Ancak bu kolay bir iş değildir. Kimi öykülerin incelenme aşamasında öykü karakterleri, zaman, mekân, anlatıcı gibi unsurlar üzerinde durulmuş ve tümevarım yöntemiyle özelden genele giden bir çalışma disiplini oluşturulmuştur. Aynı durum tek bir yazı için değil kitabın tamamı için geçerlidir.

Yazılar kısa olmasına rağmen ortaya konan tespitler ve incelemeler oldukça derindir. Laf kalabalığı ve gereksiz övgülere girilmeden eserlerin, öykülerin, isimlerin Türk edebiyatında taşıdığı değerler üzerinde durulmuştur. Günümüz Öyküsü'nde yüzeysel tanımlamalar, genel geçer ifadeler ve klişe tasvirler değil derin anlam katmanlarıyla seçilmiş az ve öz cümleler yer alır. Özenle örülmüş bir doku söz konusudur. Her bir ilmek, esas dokuyu oluşturmak üzere farklı renkte, farklı sıklık ve seyreklikte atılarak eserin ana motifini oluşturur. Öykülerden yapılan alıntılar ise hem eleştirmen Necip Tosun'un fikrini desteklemekte hem de öne sürülen görüşleri somutlaştırarak onları belli bir kimliğe büründürmektedir. Kitapta yer alan yazıların kısa olması, metin içinde uzun öykü alıntılarına ve pasajlara imkân tanımasa da seçilen metinlerin vurucu, net ve öne sürülen fikri destekler nitelikte olmasına dikkat edilmiştir. Tüm bunlardan hareketle Günümüz Öyküsü'nün sıkı, disiplinli ve önceden planlanmış bir çalışmanın ürünü olduğunu söylemek mümkündür.

Yüzlerce öykü kitabı hakkında gerek genel gerekse özel bilgilerin yer aldığı Günümüz Öyküsü'nde birçok öykü kitabının kimlik kartı oluşturulmuştur. Bu açıdan Günümüz Öyküsü çağdaşlarını takip etmek isteyen okur-yazarlar için de "başucu eseri" özelliği taşımaktadır. Bu kitap, âdeta birçok başka kitaba açılan kapıdır. Çünkü her bir yazı kendi içinde, okuyucular için bir okuma listesi barındırır. Farklı görüşleri, farklı konuları, farklı dil-anlatım ve teknikleri olan birçok öykücünün tek bir eserde toplanması okurların bu yazarlar hakkında ön bilgi edinmesine ve kendi okuma yolculuğu için yol haritası oluşturmasına imkân tanımaktadır. Bu kitabın çeşitli okurlara ulaştığı düşünüldüğünde kimisi birçok öykücüyü ilk defa duymuş, kimisi tanıdığı öykücülerin yanına yeni isimler katmış, kimisi yakından takip ettiği öykücülerin öykü kitaplarını bir kez daha hatırlamış, kimisi ise dışarıdan bir gözle, uzman gözüyle öyküleri inceleme fırsatı bulmuştur. Yani Günümüz Öyküsü unuttuklarımızı hatırlatarak ya da hatırladıklarımızı toparlayarak bizleri uzun bir yolculuğa çıkarmış; önümüze yeni ve farklı yollar açmış; yolda olana yol arkadaşı kazandırmış ve yürürken sadece yola değil etrafa, ileriye, geriye ve en önemlisi insanın kendisine bakmasını sağlamıştır. Necip Tosun'un da ifadesiyle zaten eleştirmenin görevi de budur; çünkü "Eleştirmen, okur ile yazar arasında bir köprüdür. Okuyucunun, metne ulaşmasını kolaylaştırır, onun atladığı yerleri işaret eder, eserin kapısını aralar." (13)

Her bir yazının ırmak gibi başka bir ırmağa karışarak, artarak, birikerek ilerlediği ve günümüz öykücülüğünün sonsuzluğuna karıştığı yüzlerce öykü, Günümüz Öyküsü'nün dilini de etkilemiş ve ortaya su gibi bir söyleyiş çıkmıştır. Çalışma kuramsal bilgilere boğulmadan anlaşılır, akıcı bir üslupla oluşturulmuş; kendine has dil ve anlatımla kaleme alınmıştır. İncelenen öykülerde her ne kadar bilimsel bir tavır gözetilse de Necip Tosun'un öykücü kimliği eserin dili ve anlatımına da yansımıştır. Kimi yerlerde aforizma özelliği taşıyan can alıcı cümleler kullanılmıştır. Bu cümlelerden birkaçı şöyledir:

* Ama ışıltılar, kalabalıklar, büyümeler her zaman mutluluk getirmez. Aksine mağazalar büyüdükçe, gönüller küçülür. (22) * Dışarıda yenilgilerden sonra dönüp gelinen yer annenin kalbidir. Her şey orada sükûn bulur. (45) * Yalnızlık seçilen değil, başa gelen bir şeydir. (119) * Hiçbir zaman kendi olamamış, hayata bir şekilde yenilmiş, kıyıya vurmuş kahramanlar, varla yok arası kişiliklerinden kurtulmak, yeni bir kimlikte, yeni bir sabaha uyanmak isterler. (143) * Çünkü kurmaca da hayat kadar gerçektir. (169) * Aşkı tadan bir onun acısıyla kavrulur. Beklemek, hep beklemekle geçer ömür. (185) * Modernizm renkleri bile katletmiştir. Beyaz, dünyamızı terk etmiştir. (295)

Necip Tosun, diğer eserlerinde olduğu gibi Günümüz Öyküsü'nde de edebiyatın aslında bir adanmışlık süreci olduğunu göstermektedir. Yazarların, kitapların ve binlerce öykünün arasında kaybolarak kendini bulmayı tercih eden Tosun, okumanın ve yazmanın her şeyden önce bir "var oluş süreci" olduğunun farkındadır. Kendisini özelde öyküye genelde Türk ve Dünya edebiyatına adayan Necip Tosun, edebiyatın bu türünü kızının adını "Öykü" koyacak kadar sevmektedir: "Zaten kitapevinde 'öykü' yazılı hiçbir metne kayıtsız kalamıyorum. Çünkü benim için 'öykü' kelimesi büyülü bir şey sanki. İyi bir öykü okuduğum zaman kendim yazmış gibi heyecanlanıyorum. O öyküden etkilenmek istiyorum."

Bizlere de işimizi sevdiren, bir sığınak olarak iyi ki edebiyatı seçmişiz dedirten böylesi çalışmalara ihtiyaç var. Var olsunlar...

Hece Öykü, Şubat-Mart 2016


Yayın Tarihi : 26.03.2016

 
         
Yorum yazmak isterseniz...
İsim
@-posta Adresiniz
@-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
Yorumunuz
Güvenlik kodu
 
  Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır
 
Okunma Sayısı: 3274